Nike Markasının Hikayesi

Nike markasının hikayesi kısaca dendiğinde, ilk olarak Nike logosunun hikayesinden başlamak gerekir. Blue Ribbon Sports, Inc., o zamanlar Portland State Üniversitesi’nde grafik tasarım öğrencisi olan Carolyn Davidson’dan tasarlamasını istediği “Swoosh” logosuna otuz beş dolar ödedi. On iki yıl sonra simgenin getirdiği olağanüstü başarı üzerine, 1983 yılında Carolyn Davidson’a, kamuoyuna açıklanmayan bir miktarda şirket hissesi verildiği açıklaması yapıldı. Ayrıca marka, Davidson’a olan minnettarlığını göstermek için elmastan yapılmış Swoosh şeklindeki yüzüğü de kendisine hediye etti.

William Jay Bowerman, etkileyici sayıda Olimpik sporcu ve sayısız rekortmen yetiştiren bir atletizm antrenörüdür. Aynı zaman öğretmen ve ABD Ordusunda bir teğmendi. Ayrıca “Jogging” adlı kitabının en çok satanlar haline gelmesi ve insanların bu sporun cazibesine kapılmasıyla koşu fenomeni olarak da adlandırılır. Bu nedenle, her zaman daha atletik ve daha iyi koşu ayakkabıları (özellikle de hafif olmaları için) tasarlamanın yollarını araması şaşırtıcı değildir. İkonik bir Nike tasarımı olan “Cortez” in ve “Moon Shoe” ın yaratılmasının arkasında da bu amaç var.

Philip Hampson Knight, Bowerman’ın izini sürdü ve bunun aynı zamanda iyi bir iş modeli olduğunu fark ettiğinde işletme eğitimi yüksek lisans öğrencisiydi. Japonya’ya seyahat ederken Tiger marka ayakkabıları keşfetti. Bowerman ile birlikte Blue Sports Ribbon adı altında birçok Tiger ayakkabısı sattılar. Bowerman’ın atletizme olan bağlılığıyla daha sonra spor ayakkabıları tasarlamaya başlaması doğaldı ve şirket bu uğurda hızla büyüdü. Daha sonra da adını kanatlı Yunan Tanrıçası Nike olarak değiştirdi. Başlangıçta Nike tartışmalalra ve sorunlarla boğuşsa da, 1985’te büyük basketbol yıldızı Michael Jordan, çok popüler “Air Jordan” ayakkabı ve giyim serisi ile Nike adını adeta şahlandırdı. Pek çok ünlü sporcu kısa süre sonra Nike ile anlaşma yaptı ve gerisi geldi.

Basketbol Nedir Nasıl Oynanır

Nike Markasının Yükselişi

İlk başlarda tüm Nike ayakkabıları deriden yapılıyordu. İlk tasarımlar Nike Bruin ve Blazer idi. Blazer, Nike’ın basketbol ayakkabıları alanına ilk girişiydi. 1973’te Bruin süetle geldi. 1981’de Nike Gamebreaker Low adlı ilk deri ve kanvas tasarımı satıldı. Aynı zamanda deri ve örgüden yapılan Nike Hanedanlığı da ortaya çıktı. Naylon örgüden yapılmış Nike Challenge Cortu, 1985’te şaşırtıcı derecede popüler Nike Air Jordan’ı piyasaya sürdü. Ancak bundan önce 1983’te Nike Air Force 1 piyasaya çıktı. Bu önemli bir başarı çünkü hava tabanına sahip ilk ayakkabı oldu. Bu teknoloji Nike’ı endüstrinin lideri olmaya itti ve Nike bugüne kadar da hep zirvede kalmaya devam etti.

2003 yılında Nike neredeyse yüzyıllık Converse’i satın aldı ve o zamanlar NBA’nin yeni yıldızı olan Le Bron James ile sponsorluk anlaşması imzaladı. Yıllar geçtikçe, Nike’ın araştırma ve geliştirme kolu, her seferinde türlü iyileştirme ile sayısız tasarımı bize tanıttı. Air Jordan’ın tek başına birçok farklı renk tonunda bir düzine çeşitli modeli var. Ayrıca bir sporcuya özel fiziksel özellikleri ile formüle edilen ve farklı spor aktiviteleri için uygun çok çeşitli Nike ayakkabı türleri de bulunmakta.

Nike veya diğer markalar olsun, belki spor yaparken bir nebze işinizi kolaylaştırabilir ama çoğu başarılı sporcu başlangıçta en iyi ayakkabılara ve ekipmana sahip değildi. Unutmayın ki spor yapmaya başlamak için ya da bir sporda başarılı olmak için herhangi bir markaya ya da modele sahip olmanız gerekmez. Hiçbir ekipman sizi iyi bir sporcu yapmayı başaramaz, bunu ancak çok çalışarak kendiniz yapabilirsiniz. Ve bunun için de ilk olarak başlamanız gerekir. Sadece başlayın, sadece yapın!

Nike Markasının Hikayesi” hakkında 4 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir